Harran Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Hüseyin Karaaslan, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla diyabet konusunda toplumsal farkındalığın artırılmasının önemine dikkat çekti.
Dr. Karaaslan, diyabetin sadece kan şekeri yüksekliğiyle sınırlı bir rahatsızlık olmadığını belirterek, “Diyabet, halk arasında şeker hastalığı olarak bilinir ve kandaki glikoz düzeyinin normalin üzerinde seyretmesiyle ortaya çıkan, ömür boyu takip gerektiren kronik bir hastalıktır. İnsülin hormonunun eksikliği, hiç üretilmemesi veya etkisiz kalması sonucu gelişebilir ve her yaşta görülebilir. Hastalık Tip 1, Tip 2 ve prediyabet gibi farklı alt tiplere ayrılır. Özellikle Tip 2 diyabet, fazla kilo, sağlıksız beslenme, hareketsizlik ve genetik yatkınlık nedeniyle günümüzde hızla artmaktadır” dedi.
DÜNYA VE TÜRKİYE’DE DİYABETİN GÖRÜNÜMÜ
Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) 2024 verilerine göre dünya genelinde yaklaşık 537 milyon yetişkinin diyabetle yaşadığını aktaran Dr. Karaaslan, “Bu sayının 2045 yılında 783 milyona ulaşması bekleniyor. Türkiye’de ise diyabet sıklığı %17–20 bandına ulaşmış durumda. Avrupa ülkeleri arasında diyabet sıklığı açısından ilk sıralardayız” ifadelerini kullandı.
DİYABETİN YOL AÇTIĞI SAĞLIK SORUNLARI
Dr. Karaaslan, diyabetin uzun vadede organlarda ciddi hasara yol açabileceğine dikkat çekerek, “Kontrolsüz diyabet kalp krizi, felç, böbrek yetmezliği, sinir hasarı, görme kaybı ve diyabetik ayak yaraları gibi ciddi komplikasyonlara sebep olabilir. Maalesef hastaların yaklaşık yarısı hastalığının farkında değil. Bu nedenle erken tanı ve düzenli takip kritik öneme sahiptir” dedi.
TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Diyabet tanısının açlık kan şekeri, HbA1c, şeker yükleme testi ve rastgele kan şekeri ölçümleriyle konulduğunu açıklayan Dr. Karaaslan, “Açlık kan şekeri 126 mg/dL ve üzerinde veya HbA1c %6.5 ve üzerinde olan bireylerde diyabet tanısı koymak mümkündür. Tedavide kişiye özel yaklaşım önemlidir. Sağlıklı beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve ideal kiloya ulaşmak tedavinin temelini oluşturur. Tip 2 diyabette ağızdan alınan ilaçlar ve modern tedavi seçenekleri kullanılırken, Tip 1 diyabette insülin tedavisi vazgeçilmezdir” dedi.
FARKINDALIK VE KORUNMA
Diyabetten korunmanın mümkün olduğunu vurgulayan Dr. Karaaslan, “Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, fazla kilolardan kaçınmak, sigarayı bırakmak ve risk grubundaki bireylerin düzenli kontrollerini yaptırması son derece önemlidir. Özellikle ailede diyabet öyküsü olanlar, fazla kilolu kişiler, gebeler ve 40 yaş üzerindekiler, belirli aralıklarla kan şekeri ölçtürerek erken tanı şansını artırabilir” diye konuştu.
Dr. Karaaslan sözlerini şöyle tamamladı:
“Diyabet, doğru tedavi, düzenli takip ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile kontrol altına alınabilir. Farkındalık arttıkça hem bireysel hem de toplumsal düzeyde diyabetin olumsuz etkilerini azaltmak mümkündür.”


0 Yorum